1 Kasım 2012 Perşembe

Demirin Doğum Hikayesi

        Bebeğimizi ilk öğrendiğimiz andan itibaren o kadar çok heyacanlamıştık ki eşimle sabaha kadar uyuyamadık. Aklımızda bir sürü soru vardı. Kime benzeyecek, nasıl bir şey olcak, hayatımızda neler değişecek. Ben çok istekli olduğum için herşeyin üstesinden gelebileceğime inanıyordum. Çok rahat bir hamilelik geçirdim. Ne aş erdim, ne mide bulantısı, ne ağrım oldu ne de sızım. Bebişim çok uslu bir bebek olacağının sinyallerini verir gibiydi.İş yerinde çalışma şartlarım çok rahat olduğu için  32.hafta olana kadar çalıştım.Sonrasında evde dinlenme dönemim başladı. Eeee haliyle alışveriş yapmaya başladım.lk deneyimim olduğu için çok tecrübesizdim. Aklıma ne gelirse bilinçli bilinçsiz herşeyi aldım.  Gün geçtikçe ağırlaşmaya başladım. Doktoruma normal doğum istediğimi söylemiştim o ise buna karar vermek için çok erken olduğunu söylemişti.Sonrasında normal doğum yapmak için sürekli yürüyüşler yaptım. Bebişimi çok merak ediyordum. Biran evvel doğmasını istiyordum. O da sanki sesimi duymuş gibi 36+2 haftasında bir anda geliverdi.....

        Bir sabah uyandığımda ters giden bir şeyler olduğunu hissettim. Hemen eşimi uyandırıp anormal bişeyler olduğunu söyledim. Tabi ki bana inanmadı ve sabah kalkıp işe gitti. Doktorumu aradım, hiç birşey yemememi doğumun başlamış olabileceğini acil olarak hastaneye gelmemi söyledi. O korkuyla evden nasıl çıktığımı bilmiyorum. Bebek çantam hazırlanmamış, Çocuk odası mobilyalarım gelmemiş,  fotoğrafçım bile hazır değildi. Anlaşılan hiç bir şeye hazır değildik ama benim sabırsız oğluşum meğerse su kesesini patlatmış gelmeye hazırdı. Doktor acele muayene edip suyun bittiğini bebeğin riskte olduğunu ama istersem normal doğum için bekleyebileceğimi söyledi. Bende ne sancı vardı ne de bir hareket. Risk kelimesini duyunca da mecburen sezeryan olmaya karar verdim. Bebişimin ilk doğduğu ana tanık olabilmek içinde epidural sezeryan istedim. Bu arada benim sevgili kocam işyerinde apar topar çıkıp koşa koşa yanıma geldi. İkimizde o kadar şaşkındık ki anlatamam. Ben güle oynaya doğuma girdim. Ne bir sancı ne bir acı hiç bir şey hissetmedim sadece heyacan vardı. Anlayacağınız benim sevgili oğlum ilk andan doğumuna kadar annesinin canını hiç acıtmadı.

          Oğlumu ilk gördüğümde kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Ben anne olmuştum. Dünyalar tatlısı bir bebişim vardı... Tek üzüldüğüm şey ise çok ufak doğmuştu. Eşimin kucağında onu gördüğümde ağlamamak için kendimi zor tutum. Ama herşeye rağmen bebişim sapasağlam ve sağlıklı doğmuştu. Buna şükrettim. Sonraki süreçte eve geldik. Süt gelmedi, sağma makinesi kullanmak zorunda kaldım. Benim küçük bebişim emmeyi de beceremedi. 20 gün boyunca sütümü sağıp, biberonla verdim. Ara sıra çok az da olsa emiyordu. Çok uğraştım, inat ettim, mama vermedim ve sonunda kazanan ben oldum. Bir süre sonra emmeye başladı bu seferde anne sütü sarılığı oldu. 3 gün emzirmedim ve mama verdim. Zavallı oğlum sanki her kucağıma aldığımda emmek istiyordu. 3 gün sonra sarılığı normale düştü. Ben ve oğluşumda normale döndük.  Şuanda Demir bebişim çok sağlıklı biraz minyon bir tipi var ama bende eşimde minyon tipliymişiz. Haliyle çocuk da bizim gibi minyon tipli oldu. 6 ayımıza gireceğiz. Çok zorlu bir süreçten geçtik ama asıl zorluk şimdi başlıyor. Malüm ek gıda ya geçeceğiz. Umarım bu süreci normal olarak atlatırız.

            İşte Demir bebek hayata gözlerini erkenden açtı. İyi ki erkenden geldi. Canım bebeğim seni çok seviyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder